Beklemek mi, yoksa “Yeni Peynir”i aramak mı?

Beklemek mi, yoksa “Yeni Peynir”i aramak mı?

 

 

 

www.readit.az sitesi sizlere yeni kitap ve makaleler sunmaya devam ediyor. Bu defaki makalemiz Spencer Johnson`un “Peynirimi kim kaptı?” kitabı hakkında. Hikaye gibi yazılmış bu kitapta değişikliklerin öneminden söz ediliyor.

 

Kitapta bahsedilen peynir, ister iyi bir iş, ister kaliteli bir ilişki, para ya da manevi huzur olsun, hayatta sahip olmak istediğiniz herhangi şeyin bir metaforudur. Peynir, bizi mutlu edecek düşüncelerimizdir ve koşullar buna el vermediğinde, insanlar değişimi kullanarak bu koşulları kendilerine uygun olarak şekillendirirler.

 

Ancak değişim hepimizi korkutur, strese sokar; biz genellikle, değişimden hoşlanmayız. Bir şeyler değişmediğinde o şeylerin ve hayatımızın kontrolünün bizde olduğunu hissederiz, oysa yaşadığımız sadece bir yanılgıdır. Aynı şekilde bizi ürküten diğer bir durum değişimin kötü olabileceği yanılgısıdır. Bireysel ve kurumsal olarak değişim şu şekilde gerçekleşir; içinde bulunulan durumun en kötü durum olduğuna, bundan daha kötü bir durumda olamayacağımıza ya da şirket olarak bundan daha kötü sonuçlar elde edilmeyeceği düşünüldüğünde değişim için gerekli şartlar olgunlaşır.

 

Bu kitapta yer alan dört karakter sayesinde değişikliğin sizin için nasıl bir avantaj sağlayacağını ve sizi nasıl başarıya götüreceğini keşfedeceksiniz. Bu dört karakter bir labirentte yaşar ve kendilerini beslemek ve mutlu etmek için peynir arar. Labirent, ne istediğinizi bulmak için vakit harcadığınız yerdir. Bu çalıştığınız organizasyon, hayatınızdaki ilişkiler veya yaşadığınız toplum olabilir.

 

Bizler bazen değişimin kokusunu çabucak alan Koklarca, bazen hemen harekete geçip uyum sağlayan Koşarca, bazen başına kötü şeylerin gelmesinden korktuğu için değişime karşı direnen Mırın, bazen de zamanla değişimin daha iyi sonuçlar vereceğini görüp ona uyum sağlayan Kırın gibiyiz. Her neyi seçersek seçelim, hepimiz yaşam labirentinde yol bulmak ve değişen zamanlarda başarılı olmak için ortak bir ihtiyacı paylaşıyoruz.

 

Bazen yaptığımız işte mükemmel bile olsak, oradaki yeni fırsatların, karın ve olasılıkların azaldığını göremeyecek kadar körleşebiliriz. Bir konudaki uzmanlığımız bizim için avantaj değil de dezavantaj olabilir. Bu nedenle çevremizde nelerin olduğunu, dünyanın nereye doğru gitdiğini anlamak için her zaman kulaklarımızı ve gözlerimizi açmalıyız.

 

Herhangi bir iş alanına veya göreve sıkı sıkı tutunmak gerekli bir şey gibi görünse de, bazen bu çok doğru olmayabilir. Yeniliklerden ne kadar korksak da, her zaman önümüzü açık tutmalıyız. Fırsatlar esnek olup, adapte olabilenler içindir.

 

Değişimin en büyük unsuru kişinin içindedir ve kişinin kendisi değişene kadar hiçbir şeyin yolunda gitmesi mümkün değil. En önemli mesele, siz farketseniz de, etmeseniz de, dışarda her zaman Yeni Peynir vardır.


Bütün yenilikler